PuCCa - Okuyan Us Yayınları
PuCCa'nin (Selen Işık) ilk kitabi "Küçük Aptalın Büyük Dünyası" 2010 Haziran ayında basilmiş ilk olarak. Yani
benim düğünüme 1 ay kala. Dünya’dan soyutlandığım zamanlar... Dolayısıyla ruhum
bile duymadı. Sonra da okumaya uzun bir sure ara vermiş oldugum icin bunca zaman bihaber yasamisim.
Bir kaç ay önce Twitter’da bazı insanların
PuCCa’nin tweetlerini retweet yaptığını görüyordum ama bir şey ifade etmiyordu.
Sonra bloğuma başladığımda arkadaşım PuCCa’nin da blogla unlu olup simdi kitaplarının
yok sattığını söyledi. Aramızda motivasyon konuşmaları yaptık durduk akabinde.
Sonra bakayım dedim sen kimsin PuCCa. Ama
derinlemesine değil. Arkadaşımın söylediklerini internetten teyit ettikten
sonra bir gün alırım da okurum diye aklıma yazdım. Zaten çok satanlar listesinde
ilk sıralarda değildi. Sonra unuttum. Yeni kitap almaya karar verdiğimde gözüme
çarpınca hatırladım ve diğer kitapları sepetten çıkarıp PuCCa’nin 3 kitabini set
olarak aldım. Bir seferde çok kitap almak hem pahalı olabiliyor hem de çok
kitap alınca insan hangisini okuyacağına karar veremeyip hiç birini okuyamıyor.
O sebeple bir seferde 3 kitap iyi bir sayı!
PuCCa günlük yazıyor, dizüstü edebiyat diyorlar bu tarza, başına gelen olayları, aklından
geçenleri anlatıyor. Hayal gücü süper, yalanla arası çok iyi. Hiç iyi kız olmamış. Önü, arkası, sağı, solu entrika. Ama söylediği yalanların ortaya çıktığından hiç
bahsetmiyor. Demek ki çok da şanslı. Şirin bir kız ve aklından geçenlere inanamıyor
insan yüzünü görünce. Okan Bayülgen’e konuk olduğu programdan bazı kesitler
izledim, yazar olarak görürsem yazdıklarına ok ama kendisi olarak bakınca insan
tuhaf oluyor. Herkese bir nick bulsa da sonuçta anlatıcı kendisi ve kendisini görüyoruz
artık. Eskiden olsa taşlanırdı sanırım ama biz artık aştık kendimizi canim halk
olarak.
Birkaç gün önce başladım, okudukça okuyasım
geldi. Anılarıma gittim, ilkokula kadar uzandım…
Dansa davet oynamalarımız geldi aklıma,
mahallede yaşanan platonik asklar, apartman aşkları, “teklif etme”ler, en ufak
bir harekete tonlarca anlam yüklemeler, lisedeki “kotu” kızlar, annelerin gerçekten
kotu kızlarla arkadaşlığı yasaklaması geldi. Kotu kızları kabullenmeyi
üniversitede öğrenmiştim. Lisede başlarına gelenlerde onları “aptal kız daha yaşın
ne senin” diye değerlendirirken Üniversitede eğer sebep bir erkekse saf âşık
bulup hallerine üzülürdüm…
PuCCa ikizler burcuymuş. Bu da bana yaptıklarını
biraz mazur gösterdi. Benimde İkizler burcu bir arkadaşım vardı ve O da ask için
deli şeyler yapabiliyordu. Simdi dusunuyorum da, onun hikayeleri de roman olabilir aslinda. Detaya girmeyeyim ama neler neler yasandi...
İşte böyle anıları akıllara getirdiği için eğlenceli
oldu okuması. Annemin evinde olmasalar kendi günlüklerimi bile okurdum devamında.
Hani 90’lar furyaları oluyor ya arada, bu kitap iste o yıllara istemeseniz de götürebiliyor
sizi. Ağzınıza bir tat, burnunuza bir koku… Ne hoş zamanlarmış dedirtiyor.
PuCCa’nin resmine tekrar bakınca O’nu Renée Zellweger’e, günlüğünü de Bridget Jones'un Günlüğü’ne benzetmiştim ki sonra kitabin arkasında da ayni
benzetmenin yapıldığını gördüm (arka kapağı okumak 228. sayfada aklıma geldi
nedense). Birçok yerde Ally McBeal dizisi geldi aklıma çünkü orda da
Ally PuCCa gibi bazı olaylara fantastik tepkiler veriyordu.
Ve tabi ki filmi yapılır bu
kitabin, güzel de olur diyordum, zaten yapilacakmis ama aslında dizi yapılsa daha güzel olur. Çünkü
filmi yaparsın biter ama bu kitaptaki her gün izlenebilecek bir dizi bolumu haline
getirilebilir. Çok da eğlenceli olur. 20dklik bölümlerle ama. Dediğim gibi bir
Ally McBeal izliyormuş gibi olabiliriz. Tabi ayni kalitede çekebilirlerse…
Bence bunu bir düşünsünler.
Birazdan ikinci kitaba başlayacağım.
Bakalim Erik’le sonra neler oldu…
Yaptığı şeyleri onun yaptığı
yasta olan kızlara tavsiye etmem. E normal ben hic annesinin sozunden cikan bir kiz olmadim ve pisman da olmadim. Ben bu kitaba +21 diyeyim. Küçükler okumayın
emi?
CES
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder