Jojo Moyes - Pegasus Yayınları
Dram okumak, bunu sevmek tabi ki tercih meselesi ama çok sattığı ve çok övgü aldığı için bambaşka, pespembe hayaller kurarak başladığınız bir ask hikâyesi drama dönünce sonunuz hüsran olabiliyor...
“Senden Önce Ben ”den önce ben aslında yayınlamadığım
bir kaç kitap daha okudum ancak yine araya tatiller, is seyahatleri
ve maalesef Gezi olayları girdi. Ülkenizde önemli olaylar olagelirken kendinizi
düşünemiyorsunuz…
Geçtiğimiz Cuma aksamı başlayıp oruç tutmak için
yataktan çıkmadığım uzun bir uyku –Allah’ım sen bağışlayansın- ve arkadaşlarla guzel
Süleymaniye Camii’nin eteklerinde yaptığımız iftarın ardından Pazar sabahı 3:21
itibariyle bitirdim romanı. Hırslı bir şekilde hemen bitsin istedim çünkü hem
kitap içinde çok güzel yorumlar vardı hem de yayınevi Pegasus Twitter üzerinden
hep övgü dolu eleştirileri re-tweet yapmıştı. Orada, okurken ağlamaktan bir hal
olanlar hislerini paylaşmışlardı. Bu sebeple ben de okuyup bitirmek istedim bir
çırpıda. Keza sürükleyiciydi de.
Ağlak bir kız olabilirim, çoktur reklamlara ya da marslara ağladığım, küçük bir sözden etkilenip boşaldığım. Ancak ben bu kitapta o ruh haline giremedim. Zannederim beklentimin yüksekliğinin etkisi.
Ağlak bir kız olabilirim, çoktur reklamlara ya da marslara ağladığım, küçük bir sözden etkilenip boşaldığım. Ancak ben bu kitapta o ruh haline giremedim. Zannederim beklentimin yüksekliğinin etkisi.
Başarılı, zengin ve yakışıklı bir is adamı
olan Will Traynor kendisine bir motosikletin çarpması sonucu kuadripleji hastası
oluyor; iki kolunu da iki bacağını da kullanamaz hale geliyor… Birçok insanın da yapamayacağı gibi Will
kuadripleji ile yasamak istemiyor, hayatına son vermeye çalışıyor. Kendi
denemeleri sevenlerinin yardımı ile basarisiz oluyor ama daha sonra herkesi
ikna ederek Isvicre’ye, ötanazi yapımının serbest olduğu kliniğe gitmeye karar
veriyor…
Hikâyemiz Louisa Clark’in 6 aylık bir surede onu
bu fikrinden vazgeçirmeye çalışması üzerine kurulu. Kaçınılmaz olarak ona bakıcılık
yaparken aralarında ask başlıyor. Standart bir Türk filmi gibi devam ederken romanımız
umulmadık bir sonla bitiyor. Beni sarsan da bu!
Yazarı ve yayınevini eleştirmek istediğim bir kaç
konu var. Bahsettiğim gibi hikâye sürükleyici, bir umutla, hızlıca okuyor insan
ancak önemli karakterlerin hepsinin bakış açısı gösterilmişken Will’in gerçekten
ne düşündüğünü hiç bilemiyoruz. Yapmak istediği şey ortada ancak bence Lou’nin gözünden
ya da diğerlerinin gözünden anlatılan olaylar Will’in gözünden de anlatılmalıydı. Ayrıca Will ve Lou’nun gideceği tatile 8 gün kaldığı
söylenmiş olduğu halde daha sonra bu sure 3 hafta olarak tekrar anlatılıyor. Böyle
basit hatalar olmamalı.
Yayınevinin dikkatine de imla problemlerini getirmek isterim. Birçok yerde kelimeler yanlış takı alarak bitmiş. Örneğin “inandım” olarak bitmesi gereken bir cümle “inandı” olarak bitiyor ve kişi kayması problemi yaşıyoruz. Bu tarz çok örnek var kitap boyunca. Tabi ki doğrusunun ne olması gerektiğini idrak ederek okuyoruz ama daha dikkatli olunursa ortaya daha kaliteli ürünler çıkar.
Yayınevinin dikkatine de imla problemlerini getirmek isterim. Birçok yerde kelimeler yanlış takı alarak bitmiş. Örneğin “inandım” olarak bitmesi gereken bir cümle “inandı” olarak bitiyor ve kişi kayması problemi yaşıyoruz. Bu tarz çok örnek var kitap boyunca. Tabi ki doğrusunun ne olması gerektiğini idrak ederek okuyoruz ama daha dikkatli olunursa ortaya daha kaliteli ürünler çıkar.
Kitap okuduktan sonra kafam dağılsın ruh
halindeydim, bu kitap tam aksini yaptı. Etkisi hala sürmekte… Umduğum gibi
bitseydi çoktan unutacaktım hâlbuki… Biliyorsunuz ki hepimiz birer engelli adayıyız
ve bunun ne kadar zor bir durum olabileceğini az çok tahmin ederiz.
Kendimi düşündüğümde, sınırlara gelemez ruh halimi
de göz önüne aldığımda her gün Allah’a şükretmem gerektiğini fark ediyorum…
CES
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder